15 Kasım 2012 Perşembe

Emre Köy - Kula - Manisa


İzmir’den Bursa’ya dönerken değişik bir yol deneyelim diye İzmir – Uşak otoyoluna çıktık 
Bornova , Turgutlu , Salihli , Ahmetli ve Kula’nın Emre Köyü ... Hedef  Makedonya’daki 
Alaca Camiinin bir benzerini görmek .


İzmir – Uşak – Ankara otoyolunda Kula’ya gelmeden önce Gökçeören yol ayrımıyla
Emre Köyüne gidiliyor .Hemen yakındaki Sandal’da volkan konileri ve genç lav
akıntıları , İncesu’da kentsel sit ve Hamidiye’de arkeolojik sit alanları görülebilir .
Ağaç görüntüsü için eşimin değişiyle bir ikiz tepe resmi çektim meğer oda aşınmış
bir volkanmış ...


Yol ayrımında caminin kahverengi tabelasını görmeyi beklerken karşımıza 
 Taptuk Emre / Yunus Emre yazısı çıktı , onu takip ettik .


Yol bizi köyün mezarlığına ve bir türbe önüne çıkardı . Taş ev ve konaklar bakımsızlıktan 
yıkılmış kısımlarına rağmen kullanılıyor , köy bildiğimiz köy işte ama durduğum bu büyük 
alan tertemiz pırıl pırıl , hani bal dök ye derler ya işte öyle . Büyük bir park burası . 
Benim atalarım Ankara – Kırşehir arası bir yerden kuzey Bulgarya’nın Sühündal’ına göç 
etmişler , Taptuk Emre ‘nin de burada gömülü olacağını hiç düşünmemiştim . 
Taptuk Emre türbesi Manisa’daki Saruhan Bey türbesine mimari yönden benzemekte .
Eski adıyla Emre Sultan köyü Kula Manisa’da Taptuk Emre’nin 1200lü yıllarda  
yaşadığına inanılıyormuş ... Tapduk eski bir türk ismi , kötülükleri yok etmek için gökten 
gelen kahraman ; emre de aşık anlamında . 
Tapduk Emre Hacı Bektaş Veli’nin halifesidir .


Sol resimde Taptuk Emre için yapılmış sandukayı ; sağ resimde de türbe kapısı önündeki 
mezarın taşını görmektesiniz , çift yüzlü bektaşi dedelerinin amblemi olan balta ...
Yunus Emre : “ Ko beni yatayım , Şeyh eşiğinde , dönmesin şeyhimden yana döneyim “ 
dediği için mezarı burda denmektedir .
Emre'lerin mezarı her yerde (!) bir tür sevgi ve sahiplenme ...
Taptuk Emre'nin mezarı Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan Köyü'nde  , 
Yunus Emre ‘nin de Eskişehir Mihalıççık ilçesi Sarıköy en kabul görenleridir ...


Sol Carullah bin Süleyman Camii girisi , sağ resim sağ giriş avlu kemeri altı ...

16 yaşında imam seçilen sonra yurtdışına 
kaynakçılık yapmıya giden 72 yaşındaki 
eski imam bize rehberlik etti . 
Eski imama göre köy nufusu zamanında 
1600 kişiyi geçmiş ancak şimdi sadece 
yaşlıların oturduğu bir köy , tek tük 
çocukta taşımalı eğitim görüyor .
Caminin olduğu yerde düz çatılı bir dergah 
varmış , dergahın bir çeşmesi ve hamamı 
hemen bahçe duvarına bitişik vaziyette mevcut , 
mutfağı ve çilekeş odaları ise köy evlerine 
dönüşmüş . Cami girişinde Carullah bin Süleyman 
( Mekke’de yada tanrıya yakın oturan ) 
1547 – 48 senelerinde dergaha kubbe ekleterek 
camiye dönüştürmüş .





Duvardaki resimlerde imzası olan Şehzade Abdurrahman bir Anadolu sanatçısı olup 
resimleri 1808 – 09 senelerinde yapmış . Şehzade Abdurrahman duvar resimcilerin en 
erken tarihli imzaya sahip olandır da ... Resimler bir birlerine çok benzesede hepsi bir 
birinden farklıdır .Ayrıca cami içersinde hat sanatı eserlerde hattat Banazlı Mehmet Demni’ye ait . 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder