İzmir’den Bursa’ya dönerken değişik bir yol deneyelim diye İzmir – Uşak
otoyoluna çıktık
Bornova , Turgutlu , Salihli , Ahmetli ve Kula’nın Emre Köyü ... Hedef Makedonya’daki
Alaca Camiinin bir benzerini
görmek .
Emre Köyüne gidiliyor .Hemen yakındaki Sandal’da volkan konileri ve genç lav
akıntıları , İncesu’da kentsel sit ve Hamidiye’de arkeolojik sit alanları görülebilir .
Ağaç görüntüsü için eşimin değişiyle bir ikiz tepe resmi çektim meğer oda aşınmış
bir volkanmış ...
Yol ayrımında caminin kahverengi tabelasını görmeyi beklerken karşımıza
Taptuk Emre / Yunus Emre yazısı çıktı , onu takip ettik .
Yol bizi köyün mezarlığına ve bir türbe önüne çıkardı . Taş ev ve konaklar
bakımsızlıktan
yıkılmış kısımlarına rağmen kullanılıyor , köy bildiğimiz köy işte ama durduğum bu büyük
alan tertemiz pırıl pırıl ,
hani bal dök ye derler ya işte öyle . Büyük bir park burası .
Benim atalarım Ankara – Kırşehir arası bir yerden kuzey Bulgarya’nın
Sühündal’ına göç
etmişler , Taptuk Emre ‘nin de burada gömülü olacağını hiç
düşünmemiştim .
Taptuk Emre türbesi Manisa’daki Saruhan Bey türbesine mimari
yönden benzemekte .
Eski adıyla Emre Sultan köyü Kula Manisa’da Taptuk Emre’nin 1200lü yıllarda
yaşadığına inanılıyormuş ... Tapduk eski bir türk ismi , kötülükleri yok etmek
için gökten
gelen kahraman ; emre de aşık anlamında .
Tapduk Emre Hacı Bektaş
Veli’nin halifesidir .
Sol resimde Taptuk Emre için yapılmış sandukayı ; sağ resimde de türbe
kapısı önündeki
mezarın taşını görmektesiniz , çift yüzlü bektaşi dedelerinin
amblemi olan balta ...
Yunus Emre : “ Ko beni yatayım , Şeyh eşiğinde , dönmesin şeyhimden yana
döneyim “
dediği için mezarı burda denmektedir .
Emre'lerin mezarı her yerde (!) bir tür sevgi ve sahiplenme ...
Taptuk
Emre'nin mezarı Ankara ili, Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan Köyü'nde ,
Yunus Emre ‘nin de Eskişehir Mihalıççık
ilçesi Sarıköy en kabul görenleridir ...
Sol
Carullah bin Süleyman Camii girisi , sağ resim sağ giriş avlu kemeri altı
...
16 yaşında imam seçilen sonra yurtdışına
kaynakçılık yapmıya giden 72 yaşındaki
eski imam bize rehberlik etti .
Eski imama göre köy nufusu zamanında
1600 kişiyi geçmiş ancak şimdi sadece
yaşlıların oturduğu bir köy , tek tük
çocukta taşımalı eğitim görüyor .
Caminin olduğu yerde düz çatılı bir dergah
varmış , dergahın bir çeşmesi ve hamamı
hemen bahçe duvarına bitişik vaziyette mevcut ,
mutfağı ve çilekeş odaları ise köy evlerine
dönüşmüş . Cami girişinde Carullah bin Süleyman
( Mekke’de yada tanrıya yakın oturan )
1547 – 48 senelerinde dergaha kubbe ekleterek
camiye dönüştürmüş .
Duvardaki
resimlerde imzası olan Şehzade Abdurrahman bir Anadolu sanatçısı olup
resimleri
1808 – 09 senelerinde yapmış
. Şehzade
Abdurrahman duvar resimcilerin en
erken tarihli imzaya sahip olandır da ...
Resimler bir birlerine çok
benzesede hepsi
bir
birinden farklıdır .Ayrıca cami içersinde hat sanatı eserlerde hattat
Banazlı Mehmet Demni’ye ait
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder