26 Kasım 2015 Perşembe

Umurbey / Gemlik ve Celal Bayar Anıtı


Umurbey Bursa'nın Gemlik İlçesinin bir beldesi . Tarihçesinin MÖ 6000 yıllarına
dayandığı söylenmektedir . Burada ilk kurulan şehir devleti Perkut ; Perkutlar
Truvalılarla beraber savaşıp yenilmişler . Burayı ele geçiren Orhan Bey adını
Perkut 'tan Bergaz 'a çevirmiş ; cumhuriyetle birlikte yeni adı Umurbey .


Gemlik 'in hemen kenarındaki yamaçta bulunan belde yoldan geçenler tarafından
kolay fark edilmemekte ; yeni İstanbul - İzmir otoyolunun yapımı nedeniyle
beldenin hemen kenarından geçen viyadük dikkat çektiğinde Celal Bayar için
yapılan anıt beyaz rengiyle buradayım demekte . Yukardaki resim anıt civarından
Gemlik görüntüsü .


Belde ulu çınarlarıyla tanınıyor , resimdeki çınar zamana direnenlerden .
Celal Bayar belde de doğmuş ve doğduğu ev müze haline getirilmiş .


Resimde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Mahmut Celalettin Bayar 'ın
Celal Bayar Meydanındaki heykeli .
Osmanlı - Rus harbinde Plevne 'den göç eden Bayar'ın ailesi Umurbey 'e
yerleşmiş . 3. cumhurbaşkanı 1986 da 103 yaşında öldükten sonra 
burada Celal Bayar anıtı inşa edilmiş . Burada Celal Bayar'ın sağlığında
kendisinin hazırladığı bir vakıf müzesi ve kütüphanesi bulunmakta .



Yukarda anıt alanından çeşitli pozları içeren resimleri görmektesiniz .



12 Kasım 2015 Perşembe

Mudanya Bırakışması Müzesi


Mudanya  Bırakışması   (mütareke) 

                   Müzesi



Bırakışmayı Kurtuluş Savaşında ordunun Yunan kuvvetlerini
perişan ederek İzmir 'e girmesi ve sonrası ordunun Çanakkale 'ye 
doğru ilerlemiye başlamasıyla  işgal edenler tarafından istenmiştir .


Fevzi ve Refet Paşalar Mudanya 'da bulunsalarda TBMM 
adına görüşmelere İsmet Paşa katılmıştır . Görüşmeler 
3 Ekim 1922 de Mudanya 'da başlamış , gergin süreçlerden 
geçmiş hatta kesilme durumuna gelince ordu hazırlıklara başlamış .

Bırakışmanın imzalandığı Mudanya 'daki konak

Konağın üst katındaki odalardan İsmet Paşa ve yardımcısının yatak odaları 

Görüşme Heyeti

Görüşmeye Birleşik Kırallık adına General Harington ,  3. Fransa Cumhuriyeti adına 
General Charpy  ve İtalya Krallığı adına General Mombelli katılmıştır . Yunan heyeti 
bir ingiliz gemisinde Mudanya açıklarında beklemiştir . TBMM adına İsmet Paşa 
Bırakışmayı ( mütareke )  11 Ekim 'de uzlaşmayla sonuçlandırmıştır .
Yalnız kalan Yunan hükümeti 14 Ekim tarihinde General Mazarakis ve Albay Sariyanis
ile bırakışma andlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır .
Doğu Trakya 'yı teslim almak adına Refet Paşa 19 Ekim 1922 de İstanbul 'a TBMM adına gitmiştir .

22 Şubat 2014 Cumartesi

Silivri Öğretmenevi Balkonundan

01 Eylül 2013 Sabahı Silivri 


Gecelediğimiz Silivri Öğretmenevi balkonundan pırıl pırıl Marmara Denizini
sabah doyasıya seyrettim . Hava çok sakin , sahildeki gezi yolu ıssızdı .


Saros Körfezinden farklı olarak balıkçı barınağında karabatak kuşları vardı , Marmara
sahillerinde karabatakların sürekli beslenebilecekleri bir şeyler olması ve balıkçıların
ağlarını temizlerken beğenmedikleriyle barınak sularını zenginleştirmesi başlıca neden
olabilir . Sabahın ılık havasında kanatlarını açmış güneşlenir hallerini çektim .
Eylül ayının başlaması ve av yasağının kalkacak olması alamatralarda bir hareketlilik
başlattı . Liman içersinde hazırlık yapan balıkçı gemilerinide izlerken bir kaç pozlarını
aldım ...






21 Şubat 2014 Cuma

TARAKLI

Taraklı Evleri



Bursa'dan öğle vaktine yakın evden
çıkıp Taraklı'ya gezmiye gittik .
Gemlik , İznik , Pamukova , 
Alifuatpaşa üzerinden Taraklı 'ya
vardık .
Cumhuriyet bayramı olmasına
karşın Alifuatpaşa müzesi
kapalıydı , Sakarya nehri
üzerindeki Ali Fuat Cebesoy'un
savunduğu köprünün resmini
çektim .





Taraklı ismindende anlaşılacağı gibi şimşir ağaç işleri ile ünlenmiş bir yer ;
şimdi makinalaşmış ağaç ürünleri hediyelik eşya satışı için yakın yerlerden
geliyor (!) Turizm girdisini arttırmak için eski ev ve konakları ayağa
kaldırmıya başlamışlar . Kalmak zorunda kalırsanız gayet güzel
pansiyon şeklinde çalışan konaklar var .







Gelmişken büyük aşure tenceresinde kullanmak üzere uzun saplı bir
şimşir kaşık aldık ; torun olsaydı ağaç oyuncak seçebilirdik . Aynı
güzergahtan geri dönerken İznikte kendimize ızgara et ziyafeti çektik .




16 Şubat 2014 Pazar

Nilüfer 'de bir dere

Ayvalı Deresi

Nilüfer ilçesindeki Ayvalı Deresi İzmir yolunu geçince yeni oluşturan 29 Ekim 
mahallesiyle 100. Yıl ve Özlüce mahalleleri arasında sınır çizmektedir . Şubat 
ayında olmamıza rağmen derenin suyu çok azalmıştı . İzmir yolundan geçerken 
beyaz kazların yada uzun bacaklı beyaz iri kuşların dereye indiklerini gördüm , 
ama bu kuşları yakalayamadım . Evcil görünümlü 5 -10 iri beyaz ördek vardı ... 


Derede balık bulunmakta , yer yer bir araya toplanıp suda halka oluşturmaktadırlar . 
Çubuk şeklindeki görüntüler balıkların sırtıdır , hava o an kapalıydı ...
Özlüce tarafında genellikle olta atanlar olmasına karşın 100. Yıl tarafı daha sakin 
olduğundan burada yabani ördekler daha çok görülmektedir .

  


Ayvalı Deresine şehir içersine yağan yağmur sularının atılmasını sağlamak için
çok miktarda drenaj kanalı mevcuttur . Derenaj kanallarından dereye daha çok 
inşaat atıkları gelmekte . Dere eski köy yerleşim yerlerine yaklaştıkça
plastik ve çöp atıkları artmaktadır . Derede çok miktarda saz yetişmekte
ve sonbahar başlangıcında bunlar kesilmektedir . 



31 Ocak 2014 Cuma

Nilüfer Köyü

Bursa ili Osmangazi İlçesi Nilüfer Köyü

1877 yılında  93 harbi denilen Osmanlı Rus savaşı başlar . Savaş sahasına çok yakın
olan Osmanlının Plevne ili Selvi ilçesi Sühindal köyü halkının usta redifleri askere
alınmıştır . Asker ve yedeklerin kadınlarının çoğunluğu göç etmeye başlıyan ailelere 
katılıp Bursa'ya gelmişlerdir . Bursa'ya gelen Suhindal köylüleri Nilüfer çayı yakınında 
yerleşip bir köy kurarlar ve buradaki çaydan ötürü köye Nilüfer köyü derler . 


1997 de amca oğlu Prof. Dr. Ahmet Merdivenci " Plevne ili Söğündal Köyü Türkleri "
adlı yayınladığı kitabında bu göçü anlatmaktadır . Göçenlerin çoğu kadın , kız ve 
kızanlardı . Asker olan eşleri savaşırken yada esir düştükten sonra katledildiklerinden 
onlara kavuşamadılar . 
Nilüfer Köy muhtarı Burhan Mandacı köy halkının tamamının şimdi Bulgaristan
sınırlarında bulunan ve Veliko Tırnova 'ya bağlı Suhindol köyünden göç ettiğini
belirtti . Söğündal , Sühindal yahut Suhindol benim ziyaret ettiğim 1969 yılında
bir kasaba görünümündeydi . 1974 yılında ise kent tüzüğüne alındı . Yöre halkı
dağ eteklerinde yaşadığından çoğunlukla bağcılık yapmakta idi  .
Muhtar araştırmalar da köyün Mustafa Ağalar , Mehmet Ağalar ve Karaabalılar
lakaplı ailelerin köyün kuruluşuna öncü olduğunu söyledi . 93 harbi sonrasında
Söğündal 'da kalanların lakapları Nilüferlilerce bilinmemektedir . 1950 yılında da
ikinci bir göç dalgası olmuşsada , ikinci göçmen kafilesi Bursa 'nın bağ yapılacak
dağ eteklerini tercih etmişlerdir . Köyde tesadüfen tanışıp konuştuğum belediye
çalışanı ailem Selvi köylerinden ama hangi köy bilmiyoruz , bağcı olduklarından
dağ eteğine yerleşmişler diyerek söylentiyi doğruladı . Konuştuğum yaşlı kişiler
Süğündal'lı olduklarını ama bir bilgilerinin olmadığını ve Bulgaristan'la bağlarının
kalmadığını belirttiler .



Gelibolu geçilirken

Erikli / Keşan 'dan Bursa 'ya arabayla giderken genelde Gelibolu üzerinden
gidiyorum . Feribotla Çanakkale boğazının uç tarafından geçmek daha
güvenli geliyor , burada akıntı aşağılara göre daha sakinmiş hissi var .
İstanbul'a yada Karadeniz'e geçecek gemileri seyretmekte bir başka güzellik .

 

Gelibolu rıhtımında hep romorkörler durur ama yukardaki resim gurubunun sağ alt
kısmında duran ve genelde boğazda seyrederken gördüğüm bu kırmızı botun
boğazda kılavuzluk hizmeti veren kaptanları gemilere yetiştirdiğini yada onlardan
geriye aldıklarını fark etmemiştim . Aşağıdaki resimlerden göreceğiniz üzere
Çanakkale boğazı öncesi gemiye bindirilen kılavuz kaptan boğaz geçildikten sonra
Gelibolu 'da bu hızlı botla gemiden alınıyor . Kılavuz kaptan bu yeni tasarım
yük taşıyan gemilere alt kapılarından rahatça binebilmekte ...















30 Ocak 2014 Perşembe

Erikli Sahili/Keşan/Edirne yada Erikli/Saros Körfezi

Erikli Köyü Sahilinde Kuşlar 

Edirne 'nin Keşan ilçesinin sayfiye yerlerinden olan Erikli sahilinin
hemen bitişiğinde yada ardında derelerle beslenen deniz bağlantılı 
tuz gölü var . Erikli sahili İstanbul ilinin "Çekmeceleri" gibi içerlere 
kadar giden tatlı su bağlantılı körfezin kumlar ve alüvyonlu toprak ile 
kapanması sonucu oluşmuştur . Bir ara burada balık yetiştirme projesi 
olsada gelen yağmur sularının debisinin çok değişken olması göl 
genişliğini etkilemektedir . Gölde  su seviyesi  düşüktür .
Ekim 2013 ayının sonunda Erikli 'yi terk ederken gölde gördüğüm
beyaz lekeleri sayılmıyacak kadar çok martı sürüsü sandım .



Gördüklerim flamingo sürüsüymüş , çok hoşuma gitti ; yaban hayvanlarının
sulak alanları azalmakta ve buldukları yeni yerlere uyum sağlamaktadırlar .
İlginç olan bu kuşların ötüşüde kaz ötüşünü andırmaktadır .





29 Ocak 2014 Çarşamba

İlginç bir çilingirlik olay


Tirilye 'de bir hafta sonu gezintiye çıkmış bina resimleri çekiyordum .
Bu sayfiye köşesine 11 Haziran 1913 günü Beyazıt Meydanı'nda 
makam otomobilinin içindeyken uğradığı silahlı saldırı sonucu 
öldürülen ve Şişli 'de oluşturulan Hürriyeti Abide tepesine gömülen
Mahmut Şevket Paşa'nın adı verilsede Tirilye diye adlandırma devam
etmiştir . 
Tirilye 'deki kagir binalar ,


Derken anahtar kullanmadan kapı açan "çilingir" ev sahibini görüntüledim .
Bizans Çeşmesi çevresinde iş yapan kepçe içersine binmiş yaşlı bir adam
ile geldi , bir kaç yanaşma manevrasından sonra adam balkona çıktı ve
kepçe ilerden bir yerden çalıştığı yere döndü .