31 Ocak 2014 Cuma

Nilüfer Köyü

Bursa ili Osmangazi İlçesi Nilüfer Köyü

1877 yılında  93 harbi denilen Osmanlı Rus savaşı başlar . Savaş sahasına çok yakın
olan Osmanlının Plevne ili Selvi ilçesi Sühindal köyü halkının usta redifleri askere
alınmıştır . Asker ve yedeklerin kadınlarının çoğunluğu göç etmeye başlıyan ailelere 
katılıp Bursa'ya gelmişlerdir . Bursa'ya gelen Suhindal köylüleri Nilüfer çayı yakınında 
yerleşip bir köy kurarlar ve buradaki çaydan ötürü köye Nilüfer köyü derler . 


1997 de amca oğlu Prof. Dr. Ahmet Merdivenci " Plevne ili Söğündal Köyü Türkleri "
adlı yayınladığı kitabında bu göçü anlatmaktadır . Göçenlerin çoğu kadın , kız ve 
kızanlardı . Asker olan eşleri savaşırken yada esir düştükten sonra katledildiklerinden 
onlara kavuşamadılar . 
Nilüfer Köy muhtarı Burhan Mandacı köy halkının tamamının şimdi Bulgaristan
sınırlarında bulunan ve Veliko Tırnova 'ya bağlı Suhindol köyünden göç ettiğini
belirtti . Söğündal , Sühindal yahut Suhindol benim ziyaret ettiğim 1969 yılında
bir kasaba görünümündeydi . 1974 yılında ise kent tüzüğüne alındı . Yöre halkı
dağ eteklerinde yaşadığından çoğunlukla bağcılık yapmakta idi  .
Muhtar araştırmalar da köyün Mustafa Ağalar , Mehmet Ağalar ve Karaabalılar
lakaplı ailelerin köyün kuruluşuna öncü olduğunu söyledi . 93 harbi sonrasında
Söğündal 'da kalanların lakapları Nilüferlilerce bilinmemektedir . 1950 yılında da
ikinci bir göç dalgası olmuşsada , ikinci göçmen kafilesi Bursa 'nın bağ yapılacak
dağ eteklerini tercih etmişlerdir . Köyde tesadüfen tanışıp konuştuğum belediye
çalışanı ailem Selvi köylerinden ama hangi köy bilmiyoruz , bağcı olduklarından
dağ eteğine yerleşmişler diyerek söylentiyi doğruladı . Konuştuğum yaşlı kişiler
Süğündal'lı olduklarını ama bir bilgilerinin olmadığını ve Bulgaristan'la bağlarının
kalmadığını belirttiler .



Gelibolu geçilirken

Erikli / Keşan 'dan Bursa 'ya arabayla giderken genelde Gelibolu üzerinden
gidiyorum . Feribotla Çanakkale boğazının uç tarafından geçmek daha
güvenli geliyor , burada akıntı aşağılara göre daha sakinmiş hissi var .
İstanbul'a yada Karadeniz'e geçecek gemileri seyretmekte bir başka güzellik .

 

Gelibolu rıhtımında hep romorkörler durur ama yukardaki resim gurubunun sağ alt
kısmında duran ve genelde boğazda seyrederken gördüğüm bu kırmızı botun
boğazda kılavuzluk hizmeti veren kaptanları gemilere yetiştirdiğini yada onlardan
geriye aldıklarını fark etmemiştim . Aşağıdaki resimlerden göreceğiniz üzere
Çanakkale boğazı öncesi gemiye bindirilen kılavuz kaptan boğaz geçildikten sonra
Gelibolu 'da bu hızlı botla gemiden alınıyor . Kılavuz kaptan bu yeni tasarım
yük taşıyan gemilere alt kapılarından rahatça binebilmekte ...















30 Ocak 2014 Perşembe

Erikli Sahili/Keşan/Edirne yada Erikli/Saros Körfezi

Erikli Köyü Sahilinde Kuşlar 

Edirne 'nin Keşan ilçesinin sayfiye yerlerinden olan Erikli sahilinin
hemen bitişiğinde yada ardında derelerle beslenen deniz bağlantılı 
tuz gölü var . Erikli sahili İstanbul ilinin "Çekmeceleri" gibi içerlere 
kadar giden tatlı su bağlantılı körfezin kumlar ve alüvyonlu toprak ile 
kapanması sonucu oluşmuştur . Bir ara burada balık yetiştirme projesi 
olsada gelen yağmur sularının debisinin çok değişken olması göl 
genişliğini etkilemektedir . Gölde  su seviyesi  düşüktür .
Ekim 2013 ayının sonunda Erikli 'yi terk ederken gölde gördüğüm
beyaz lekeleri sayılmıyacak kadar çok martı sürüsü sandım .



Gördüklerim flamingo sürüsüymüş , çok hoşuma gitti ; yaban hayvanlarının
sulak alanları azalmakta ve buldukları yeni yerlere uyum sağlamaktadırlar .
İlginç olan bu kuşların ötüşüde kaz ötüşünü andırmaktadır .





29 Ocak 2014 Çarşamba

İlginç bir çilingirlik olay


Tirilye 'de bir hafta sonu gezintiye çıkmış bina resimleri çekiyordum .
Bu sayfiye köşesine 11 Haziran 1913 günü Beyazıt Meydanı'nda 
makam otomobilinin içindeyken uğradığı silahlı saldırı sonucu 
öldürülen ve Şişli 'de oluşturulan Hürriyeti Abide tepesine gömülen
Mahmut Şevket Paşa'nın adı verilsede Tirilye diye adlandırma devam
etmiştir . 
Tirilye 'deki kagir binalar ,


Derken anahtar kullanmadan kapı açan "çilingir" ev sahibini görüntüledim .
Bizans Çeşmesi çevresinde iş yapan kepçe içersine binmiş yaşlı bir adam
ile geldi , bir kaç yanaşma manevrasından sonra adam balkona çıktı ve
kepçe ilerden bir yerden çalıştığı yere döndü .


28 Ocak 2014 Salı

Taş Mektep

Tirilye 'deki gezimizin son noktası Taş Mektep oldu.


Taş Mektep 1909 da papaz okulu olarak inşa edilmiş . Kıbrıs'ta devlet başkanlığı yapan
Makaryos 'un burada bir dönem okuduğu söylenir . Binanın kitabesinde mimarın
M. Miridis Arhitekoğlu olduğu görülür , bina neo - klasik bir yapıdır . Yurdun işgalden 
kurtarılması sonrasında bu binayı Kazım Karabekir Dar - ül Eytam ( Öksüzler Yurdu ) 
haline getirmiştir .


Pencereden özellikle tavan görüntüsünü çekip ekledim . Arakat platformu yada 
tabanının alt görüntüsü " Mektebi Sultani'nin " tavanlarının kopyasıydı , traverslerin 
arası kemer şeklinde örülmüştü .




14 Ocak 2014 Salı

Trilye 'de ilginç bir yapı "Dündar evi"

Trilye sahilinde elden geçirilen sahil alanında yürürken ilk ortodoks kiliselerine
benzer bir bina görüp ona doğru yürüyünce yapının Fatih camii olduğunu
öğrendim . Giriş kapısının bulunduğu caddeden içerlere doğru ilerlerken " Taş
Mektep " e doğru gittiğimizi fark ettik , onun yanında bir garip bina dikkatimi
çekti . Üzerindeki plakada  DÜNDAR EVİ  yazıyordu .


Burada bir kilise mevcut olduğu için Osmanlıdaki reform hareketleri sonrası din
adamı yetiştiren Taş Mektep 'in yeri bu nedenle seçilmiş olsa gerek ...
Evet görünen bina bir kilise , rumlar mübadele ile Trilye 'yi terk edince yapı özel
mülkiyete geçmiş . Plakada kapı girişiyle üç katta kiraya verilen daireler olduğu
belirtiliyordu . Kapının durumuna ve pencerelere bakarak pek oturan olmadığına
karar verdim .
Giriş katındaki pencereler küçük ve kare şekilli ,  ikinici katta ise pencereler dikdörtgen
ve daha büyük . Üst kat pencerelerinin üstü kemerli yapıda .
Sanırım burada kilisede çalışanların aileleri oturuyor  , devamı ise tek kat şeklinde
kiliseydi ... Sol taraf ev olarak kullanılan kısım , sağ taraf kilise .




12 Ocak 2014 Pazar

Trilye 'deki Fatih camii


Tirigleia söyleyişi Trilye 'ye dönmüş adını
yöreye çok uygun olan Zeytinbağı'na
çevirselerde adı tekrar Tirilye oldu .

Trilye halkı Yunanistan'dan mubelade ile
göç etmiş kişilerden oluşuyor .

Aya Todoros adıyla bilinen Hagia Stefanos
720 - 730 yılları arasında yapılmış . Fetih
sonrası camiye çevrilerek adı Fatih cami
olmuş . İşgal sırasında halk tekrar kilise
olarak kullanmış .





Fatih camiine öndeki demir parmaklıklı kapı açıldıldıktan sonra mermer sutunlu bir yol
ile giriliyor . Gene giriş tarafına zamanında bir çeşme yapılmış . Kiliseyken iki yan
kısımda bulunan küçük girişler yapıya uygun kapatılmış . Cami çevresi bakımda yani
restorasyonda olduğu için bina kapalıydı . Camiye hemen bitişik hamam binasında ve
az ilersindeki bölge su dağıtım yada ikmal çeşmesi restorasyonu sürüyordu .
Minare yapıya yakışmamış .


6 Ocak 2014 Pazartesi

Dar 'ül Hadis



 Edirne  Dar 'ül Hadis  Camii 



İznik ve Bursa 'dan sonra Dar 'ül Hadis Edirne 'de kurulmuştur . Aktarılanlara göre bir
sabah erken saatlerde Edirne Kalesinin Germen Kapı çıkışı tarafında Edirne Sarayı
çalışanları görülmüş , saha düzeltme ve temel yeri hazırlama işlemleri bittiğinde
II. Murad gelip ilk taşı kendisi koyarak bir medrese ve cami inşasını başlatmıştır .
Kaleiçi 'nin güneyinde Tunca nehri kıyısında inşa edilen Dar 'ül Hadis camii inşası
1435 te tamamlanmıştır .



18. yüzyılda büyük Edirne yangınında Kaleiçi evleriyle birlikte medrese kısmı yanmış , 
camii Balkan savaşında top mermilerinden zarar görse de onarılmıştır . 
Babam Bulgarya' dan II. Dünya Savaşı sırasında geldiğinde camii haziresinin hala 
büyük ak mermer mezar taşları ile dolu olduğunu anlatırdı . Benim bile anımsadığım 
bazı taşlar şimdi yerlerinde yok (!) Bazı nadir taşların müzeye kaldırıldığı söyleniyor .




Kardeş katlinin gerekli olduğunun fetvası burada okunmuştur  .
Başta II. Murad 'ın çocukları olmak üzere sultan kardeşleri görünen açık ve kapalı
türbelerde ; son Karaman beyi de yalnızca bir direği kalmış türbeye gömülmüş 
ancak kıymetli mezar taşlarının çoğu kayıp ...





2 Ocak 2014 Perşembe

Makedonya Kulesi

Makedonya Kulesi ( Edirne )

Edirne 'yi Traklar Odrin adıyla kurmuş , Roma İmparatoru Hadrian burada kale inşaa ederek içersinde korunaklı bir şehir yaratıp adını vermiştir . Kale kare şeklinde olup 
dört köşesinde büyük bir kule varmış , 12 burcu ve 9 kapısı olduğu söylenir . Kalenin 
doğu ve güneyi Tunca nehri ile sınrdır . Hemen şehrin yakınında önce Arda ile Meriç , sonra Tunca ile Meriç yurdumuzda sınırlarında birleşirler . Meriç nehri Akdeniz 'e ulaşılmasını sağladığı için şehir için önemliydi .
Kare şeklindeki Kaleiçi de bir birine paralel caddelerle bölündüğü , tüm sokaklarda
paralel ve evlerin tipi şekli birbirine benzediği için yolunuzu hala kaybederseniz zor
bulacağınız bir alandır . Kale kenar kulelerinden sadece Makedonya kulesi kalmıştır .

Ben çocuk iken kale surlarının kalanlarını yada kalıntılarını tüm yönlerde görebilmiş 
şanslı kişiyim . Depremler , yangınlar , savaşlar , arazi kazanma hırsı surları yok etmiş .  Zamanımıza ulaşan Makedon kalesi " Saat Kulesi "  olarak kullanılıyormuş ama cami panaromalarını bozduğu varsayımıyla İstanbul gazetelerin yayınları sonucu saat kulesi dinamitlenerek yok edilmiş .

Tarihte kule Saat Kulesi iken 



Günümüzdeki Makedonya Kulesinin görüntüsü :



Ben çocukluğumu bu kalenin iç kısmındaki alanda , Kaleiçi'nde , geçirdim . Kalenin 
orta kapısı yıkıldığı için Ortakapı caddesinden Alipaşa çarşısına girip geçerken niye çarşıya merdivenler ile inilip çıkılıyor diye şaşardım . Hersekli Semiz Ali Paşa bu 
çarşıyı meğerse kalenin hendeğine yaptırmış . Kule çarşının üst kapısına karşıdır .
Korunmıya 21. yüzyılda alınan duvar görüntüleri :




Edirne Küçük Sanayii yerleşkesindeki Edirne Plaza çatısından Edirne görüntüsü .