Orhan Gazi zamanında Süleyman Paşa ve onun kol ucundaki Hacı İl Bey ile Gazi Evrenos Beyler Trakya'yı feth etmiye başlarlar . Sultan Murad Hüdevenigar ve veziri Çandarlı Ali Paşa'yla Balkanlar'ın zaptı başlar . Sırp kıralı Lazar , Bosna kıralı Tvrko , Hırvat ve Arnavut prensleri birleşir Pleşnik'teki savaşta Kara Timurtaş Paşa'yı yenerler . Bu arada Macar kıralı , Bulgar çarı ve Dobruca prensi bir haçlı ittifakı kurma kararı alırlar . Murad Hüdavendigar ( I. ) bu duyumları alınca Çandarlı'yı Bulgar ve Dobrucalıların üzerine gönderir , 1388 de Tuna'nın güneyindeki Plevne ve Lofça kaleleri ele geçirilir . Evliya Çelebi'nin anlatımına göre Tırnovo'da oturan bulgar çarı Şişman'ı yenen Gazi Mihal Bey'e buraları ocaklık ( hak babadan oğula geçen ) olarak verilmiştir . Burada yeni bir köy kurulmuş ve adı hala aynı kalan : Mihalsa .Bu köyün 15 km doğusunda atalarım Sühindal'da oturmuşlardır . Göç ettikleri yer olarak Ankara - Kırşehir arasına işaret ederler ve bu yöreye ait türkü ve oyunları bilirler .
Sühindal yada yeni adıyla Suhindol Bulgarya'nın Veliko Tırnovo iline bağlı kasabadır . Bir dağ kasabası olduğu için daha çok bağcılık yapılır . Tüm dünyada merlot cinsi şarabı meşhur ve aranandır . Buradaki bağcılar kooperatifinin adı "Gamza" olup , gamza yerel şarap markasıyla tanınmıştır . Büyükanne tarafından akrabalarımdan "Suhindol" soyadını alanlar olmuştur .
Koca Merdivenoğlu Osman ( 1798 - 1879 ) , Mehmet ( 1827 - 1878 ) , Osman ( 1868 - 1914 ) , Mehmet ( 1898 - 1974 ) , Osman ( 1923 - 1995 ) 'dan aktarılan bilgilerle ailemizi tanıyoruz .
Rumi takvim 1293 yılında Osmanlı - Rus savaşı başlıyor ve Yeşilköy'de ağır şartlarla 3 Mart 1788 de bir anlaşma imzalanıyor ; Kuzey Bulgaristan bağımsızlığına kavuşuyor . Savaşın başlamasıyla 1877 de Sühindallıların bir bölümü göç ederek Bursa'ya geliyor ve Nilüfer köyünü kuruyorlar . 1788 in yaz aylarında bir bulgar papazın öncülüğünde bulgar çapulcular bazı türklerin ellerini bağlıyarak batak göle götürüyorlar . Burada arkadaşlarının öldürüldüğünü görünce Mehmet dedemiz yanındaki bulgarın boyun kısmını ısırmış , kendi köyünde oturan Kargaoğlu Yuvan arkadaşını kurtarmak için atılmış ve ikisinin arasına koluyla girmiş ; dede boynu bıraktıysada bu kez Yuvan'ı ağzıyla omuzundan yakalamış ... Bulgarlar sırtına "pistole" ile ateş etmişlersede rakibiyle birlikte batağa batmış ; Yuvan kopan etleri , kırılan kemiği ve mikrop kapan yaraları nedeniyle da üç hafta sonra ölür . ( Mehmet'in oğlu Osman'ın ikizi Ahmet'in torunları ise Yuvan'ın kılıçla öldürmek için saldırdığında bir tos ile göl kenarında çamura battığını ve Mehmet dedenin rakibinin üstüne çöküp kolunu ısırarak parçaladığını şaşkınlıkları geçen bulgar çetesininde ateş ederek sırtından iki defa vurduklarını aktarırlar .) Mehmet'in oğlu Ahmet'te Balkan savaşında angariye ( yani zorunlu çalışma ) için Edirne'ye götürülür , ayağından sakatlanır ve mikrop kaptığı için ölür .
1898 de doğan Mehmet dede 1906 doğumlu Nuriye babamle evlenir , resimde Nuriye kucağında kızı Fatma Mehmet kucağında Osman ve yanlarında Nuriye'nin kardeşi Salim'in eşi Fatma .
Babam Dr. Osman ile gittiğimiz bir düğünde ailecek resim çektirmişiz . Edirne Lisesinin orta ve lise sınıflarında her yıl iftahar listesine geçip tüm türkiyede yayınlanan milli eğitim bakanlığı takdir kitaplarında soyadı merdiven merdivenoğlu merdivenci merdiven ve son olarak özmerdiven olarak geçmiş ...
Öğretmen Eşim Asuman'ın yetişmelerinde büyük emek verdiği kızanlarım Gökhun ve Göksel'le .